İKO Başkanı Mustafa Atayık: Kuyumculuk Sektöründeki Son Gelişmeleri Açıkladı. Habergold'un sorularını cevaplayan Atayık; " Ülkemizde cari açık denildiğinde hemen akla kuyumculuk ve altının gelmesini anlamakta zorlanıyoruz." dedi.Hükümetin altın ithalatına getirdiği kota uygulaması sektörü ve ihracatçılarımızı nasıl etkiledi?Ülkemizde cari açık denildiğinde hemen akla kuyumculuk ve altının gelmesini anlamakta zorlanıyoruz. Kuyumculuk, bugün 40 bin işletmesiyle 250-300 bini doğrudan olmak üzere aileleri ile birlikte 1,5 milyon kişinin ekmek kapısı. Sektörümüz, büyük potansiyeli ile desteklenerek stratejik sektörler arasında alınması gerekirken, her ekonomik önlemde gündeme gelmesi bizi fazlasıyla üzmektedir. Ekonomi yazarı Ege Cansen’in dediği gibi; ‘Altın kullanınca tükenmediği için bir tüketim malı değildir. Aşınmadığı ve eskimediği için bir yatırım malı da değildir. Yatırım malı olmadığı için amortismana da tabi değildir. Tüketim ve yatırım aracı olmayan bir malın, yani bir emtianın cari işlemler hesabında da yeri yoktur. Cari hesabı yaparken, ithalata ödediğinden, ihracat ve turistik bölge satışlarını düşersin, yastık altında kalan da paradır. Kaybolan, değerini yitiren bir mal yok ki açık yaratsın. Kalanı cari açık dersin.’ Altın, ülkemizde vatandaşlarımız tarafından bir yatırım aracı olarak kullanıldığı için devlet tarafından takibinin de ‘Cari Hesap’ üzerinden değil, ‘Finans Hesabı’ adı altında olması gerekiyor. Eğer, sektörümüz kota nedeniyle uluslararası fiyatlardan farklı fiyatlarla hammadde temini nedeniyle firmalarımızın hem yurt içindeki üretimi azalır, hem yurt dışındaki rekabet şansı azalır.
Altın ithalat kotasının tüketici fiyatlarına etkileri var mı, varsa nelerdir?Kota nedeniyle piyasada oluşan ikili fiyat, perakende esnafımız ile altın ve altın takı alışverişi yapan vatandaşlarımızı da olumsuz yönde etkiliyor. Ne yazık ki bu durum, vatandaş ile esnaf arasında fiyat bazlı tartışmaları gündeme getiriyor ve yurt içinde altın, son tüketiciye pahalı satılmış oluyor.
Kuyumcular Odası ve diğer sektör temsil kurumlarıyla birlikte Merkez Bankası’nda yetkililerle yaptığınız toplantı sonucunda getirilen ve iki kamu bankasından altın teminini sağlayan çözüm, sahadaki hammadde ihtiyacını ve sıkışıklığı çözmeye yetecek mi?25 Ağustos’ta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanımız Sayın Hafize Gaye Erkan, Hazine ve Maliye Bakanlığı Bakan Yardımcımız Sayın Osman Çelik ve yetkililerin katıldığı toplantıda sektör temsilcileri olarak bunları aktardık, Sayın Merkez Bankası Başkanımız ve Sayın Bakan Yardımcımızın konulara çok hakim olduklarını, çözüm odaklı bir anlayış içinde doğru uygulamaları devreye almakta kararlı olduklarını hissettirdiler. Toplantı çok verimli geçti. Bu vesileyle Merkez Bankası Başkanımıza ve Bakan Yardımcımıza pozitif yaklaşımları nedeniyle yeniden teşekkür etmek isterim. İhracatçı firmalarımızın hammadde ihtiyacını dünya fiyatlarıyla iki kamu bankasından temin etme yolunun açılmasını olumlu buluyoruz; ama iç piyasadaki sıkışıklığın ortadan kalkması için özel bankaların da bu sürece dahil edilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Yeni düzenlemeyle mücevher ithalatına getirilen yüzde 20 ek vergi, sektöre nasıl yansıyor?Altın takı ve mücevherlerin ithalatına getirilen yüzde 20 ek mali yükümlülük ise iç piyasada yerli üretimi ve istihdamı desteklediği için olumlu bakıyoruz. Fakat, bugün birçok firmamız, ithal ettiği altın, gümüş takı ve mücevherlerini bizi tercih eden yakın coğrafya, Balkanlar, Yakın Doğu ve Orta Avrupa ülkelerine ihraç ediyor. Ayrıca, ithal ürünler, firmalara özellikle piyasadaki çeşitlilik ve model zenginliği açısından olumlu katkılar sunuyor. Yüzde 20 vergi ile bu imkan bir anlamda ortadan kalkmış oluyor.
Son günlerde piyasada artış gösteren cvd taşları, sektör için bir risk oluşturuyor mu? Bu sorun, sizce, nasıl bir yöntemle çözülebilir ya da çözülmeli mi?Özellikle son yıllarda pırlanta ve renkli taşların popüler olmasından sonra CVD laboratuvar taşları da gündeme gelmeye başladı. Burada bir noktanın altını çizmek isterim. Bizim şiddetle karşı olduğumuz; sentetik pırlantanın astronomik fiyatlarla doğal pırlanta olarak satılmasıdır. ‘Yoksa bu taş laboratuvar ortamında üretilmiş sentetik bir pırlanta, yakut ve safirdir.’ şeklinde bir satış yapılmasının önünde hiçbir engel yoktur. Burada etik kurallarına aykırı bir durum da söz konusu değildir. CVD olarak isimlendirilen sentetik laboratuvar pırlantası, doğada milyarlarca yıllar sonucunda oluşan gerçek elmas ve pırlantayla aynı kimyasal özellikleri taşıyor. Bu nedenle, gerçek pırlanta ile sentetik CVD pırlantayı çıplak gözle ayırt etmek mümkün değildir. Aralarındaki fiyat farkı; 1’e 100, taşın büyüklüklerine göre; 1’e 200’dür. Orijinal pırlantayı sentetik pırlantadan; ancak gemoloji laboratuvarlarında yüksek teknolojik cihazla ayırt edilebiliyor. kuyumcu meslektaşlarımızın mücevherde kullanmak üzere sadece çıplak gözle inceleyip aldığı pırlanta ve renkli taşlar, gerçek değil, sentetik olabilir. Bu durumdan sadece kuyumcularımız mağdur olmuyor, pırlanta diye satın aldığı taş, sentetik çıkınca nihai tüketicilerimiz de büyük hayal kırıklığı yaşıyor. İşin tek ve basit bir çözüm yolu var. Kuyumcu parti taş alımında Oda’mız bünyesinde faaliyet gösteren Türkiye’nin Gemoloj Laboratuvarı glt gibi bağımsız laboratuvarlara işi getirirse sorun başlamadan bitmiş olur. Aldığı taşların gerçek mi sentetik mi olduğunu öğrenmiş olur. Tüketici de satın aldığı mücevherde sadece kendisine verilen firma bilgi kartıyla yetinmemeli, GLT’de düzenlenmiş sertifikayı ısrarla kuyumcusundan istemelidir. Böylece kuyumcu, sertifikalı ürün satmakla sorumluluğu üzerinden atmış oluyor. Vatandaş da aldığı ürün de emin olmuş olur. Diğer yandan Oda olarak GLT Laboratuvarımızla iki yılı aşkın bir süredir Anadolu’da sürdürdüğümüz Pırlanta Seminerleri ile orijinal pırlanta ile CVD taşları arasında farklılıkları anlatıyor ve bu konuda sektörde bir farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz.
Sektör fuar katılımcılarından aldığımız bilgilere göre, fuara katılım ücretlerinin yüksek olduĝu söyleniyor? Orta ölçekli üreticilerin katılamadığından dert yanıyorlar. Bu konuda ne sõylersiniz?İstanbul Mücevher Fuarı, özellikle firma ve markalarımızın ihracat bağlantıları başta olmak üzere yeni alıcılarla bir araya gelmesi açısından büyük önem taşıyor. Ticaret Bakanlığımız ve KOSGEB, küçük ve orta boy işletmelerin fuara katılımlarını önemli ölçüde destekliyor. Bu nedenle firmalarımızın destek ve teşvikleri iyi araştırması gerekiyor. Biz de Oda olarak bu teşvikleri araştırıp, zaman zaman da sektörümüze duyuruyoruz. İstanbul Jewelry Show’un destekçi kurumlarından Mücevher İhracatçıları Birliği (MİB), fuarda katılımcı profilinin zenginleştirilmesi ve fuar maliyetlerinin aşağı çekilmesi konularında organizatör firmayla sürekli temas halinde. Fuarla ilgili güncel metrekare fiyatları ve diğer gelişmeleri Mücevher İhracatçıları Birliği’nden alabilirsiniz.Başkanlığını yaptığını İKO'daki hizmetleriniz hakkında bilgiler verir misiniz?Yönetim olarak göreve geldiğimiz günden beri piyasada taşların yerli yerine oturması ve ticaretin sağlıklı yürütülmesi amacıyla önemli adımlar attık ve atmaya devam ediyoruz. Önümüzdeki süreçte de önemli gündemimiz; Altın Esaslı Muhasebe Sistemi’ni hayata geçirmek olacaktır. Geçmiş hükümetler döneminde konuyla ilgili önemli mesafeler alınmış ve Altın Muhasebesi yasalaşma sürecine girmişti. Ancak, ülkemizin yoğun siyasi gündemi, ne yazık ki konunun yasalaşmasının önüne geçmişti. İKO olarak sektörün büyümesi, markalaşması ve kurumsallaşmasının önündeki en büyük engel olarak gördüğümüz mevcut Enflasyon Muhasebesi’nin hızla değiştirilerek “Altın Esaslı Bir Muhasebe Sistemi”ne geçilmesini zorunlu ve hayati gördüğümüzü bir kez daha vurgulamak isteriz.Pandemi öncesinde perakendeci meslektaşlarımızı bilgilendirmek amacıyla şehirlerimizde başlattığımız GLT Pırlanta Seminerlerimiz, Ekim ayı ile birlikte yeniden başlıyor. Bu etkinliklerimizin düzenlenmesine destek olan oda ve dernek başkanlarımıza ve sponsorluklarla yanımızda yer alan firma ve markalarımıza teşekkür ediyoruz. Değerli meslektaşlarımdan, piyasadaki fiyat tartışmalarını sona erdirmek amacıyla geliştirdiğimiz İKO Fiyat Mobil Uygulaması ve fiyat ekranlarının kullanımında hassasiyet göstermelerini bekliyoruz. Pandemi sürecinde sektörümüzün nitelikli eleman ihtiyacını karşılamak amacıyla İKO Mücevher Akademisi’ni hayata geçirdik. Bu kapsamda, dünyada bilinen ve kabul gören kapalıçarşı Usta-Çırak ekolünü geleceğe taşımak amacıyla Oda’mız bünyesinde kurulan dersliklerde hem sektör mensuplarımıza hem de vatandaşlarımıza sadekarlık, mıhlayıcılık, pazarlama ve satış, sıcak/soğuk mine ve Matrix Gold tasarım eğitimleri vermeye devam ediyoruz.Öte yandan, esnafımızın yıllardır gündemden düşmeyen kanayan yarası da soygun, gasp ve hırsızlıklardır. Bugün, bankalar nasıl para ile iştigal ediyorsa kuyumcular da her an paraya çevrilebilecek ve tüm dünyada geçerli olan altın ve değerli madenlerle çalışıyor. Bu nedenle mahkemelerimizden yargılama sürecinde kuyumculara yönelik soygun ve gasp girişimlerini en az bir banka soygunu hassasiyetinde değerlendirmelerini talep ediyoruz.Halbuki, kuyumcuların finansal gücü, lokal olarak (bazı çok önemli merkezi konumdaki banka şubeleri hariç) bir banka şubesinden daha güçlüdür ve bu mekanların soyulmasının adi suç olarak tanımlanması gerçeği yansıtmıyor. Artık, kuyumcu soygunlarıyla ilgili olarak özel kanunlar ile açıkça suç ve cezanın belirlenmesi veya mevcut kanunlarda verilen cezaların caydırıcılığının arttırılması gerektiği bilinmeli ve kabul edilmelidir. Her fırsatta, ilgili olan her makama sorunu anlatıyor, kuyumcu meslektaşlarımızın mağduriyetini dile getiriyoruz. Kuyumcular olarak bu konunun çözüme kavuşması için caydırıcı cezaları içerecek şekilde yapılacak yasal düzenlemeleri bekliyoruz, takipçisi olacağız.
Altın ithalat kotasının tüketici fiyatlarına etkileri var mı, varsa nelerdir?Kota nedeniyle piyasada oluşan ikili fiyat, perakende esnafımız ile altın ve altın takı alışverişi yapan vatandaşlarımızı da olumsuz yönde etkiliyor. Ne yazık ki bu durum, vatandaş ile esnaf arasında fiyat bazlı tartışmaları gündeme getiriyor ve yurt içinde altın, son tüketiciye pahalı satılmış oluyor.
Kuyumcular Odası ve diğer sektör temsil kurumlarıyla birlikte Merkez Bankası’nda yetkililerle yaptığınız toplantı sonucunda getirilen ve iki kamu bankasından altın teminini sağlayan çözüm, sahadaki hammadde ihtiyacını ve sıkışıklığı çözmeye yetecek mi?25 Ağustos’ta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanımız Sayın Hafize Gaye Erkan, Hazine ve Maliye Bakanlığı Bakan Yardımcımız Sayın Osman Çelik ve yetkililerin katıldığı toplantıda sektör temsilcileri olarak bunları aktardık, Sayın Merkez Bankası Başkanımız ve Sayın Bakan Yardımcımızın konulara çok hakim olduklarını, çözüm odaklı bir anlayış içinde doğru uygulamaları devreye almakta kararlı olduklarını hissettirdiler. Toplantı çok verimli geçti. Bu vesileyle Merkez Bankası Başkanımıza ve Bakan Yardımcımıza pozitif yaklaşımları nedeniyle yeniden teşekkür etmek isterim. İhracatçı firmalarımızın hammadde ihtiyacını dünya fiyatlarıyla iki kamu bankasından temin etme yolunun açılmasını olumlu buluyoruz; ama iç piyasadaki sıkışıklığın ortadan kalkması için özel bankaların da bu sürece dahil edilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Yeni düzenlemeyle mücevher ithalatına getirilen yüzde 20 ek vergi, sektöre nasıl yansıyor?Altın takı ve mücevherlerin ithalatına getirilen yüzde 20 ek mali yükümlülük ise iç piyasada yerli üretimi ve istihdamı desteklediği için olumlu bakıyoruz. Fakat, bugün birçok firmamız, ithal ettiği altın, gümüş takı ve mücevherlerini bizi tercih eden yakın coğrafya, Balkanlar, Yakın Doğu ve Orta Avrupa ülkelerine ihraç ediyor. Ayrıca, ithal ürünler, firmalara özellikle piyasadaki çeşitlilik ve model zenginliği açısından olumlu katkılar sunuyor. Yüzde 20 vergi ile bu imkan bir anlamda ortadan kalkmış oluyor.
Son günlerde piyasada artış gösteren cvd taşları, sektör için bir risk oluşturuyor mu? Bu sorun, sizce, nasıl bir yöntemle çözülebilir ya da çözülmeli mi?Özellikle son yıllarda pırlanta ve renkli taşların popüler olmasından sonra CVD laboratuvar taşları da gündeme gelmeye başladı. Burada bir noktanın altını çizmek isterim. Bizim şiddetle karşı olduğumuz; sentetik pırlantanın astronomik fiyatlarla doğal pırlanta olarak satılmasıdır. ‘Yoksa bu taş laboratuvar ortamında üretilmiş sentetik bir pırlanta, yakut ve safirdir.’ şeklinde bir satış yapılmasının önünde hiçbir engel yoktur. Burada etik kurallarına aykırı bir durum da söz konusu değildir. CVD olarak isimlendirilen sentetik laboratuvar pırlantası, doğada milyarlarca yıllar sonucunda oluşan gerçek elmas ve pırlantayla aynı kimyasal özellikleri taşıyor. Bu nedenle, gerçek pırlanta ile sentetik CVD pırlantayı çıplak gözle ayırt etmek mümkün değildir. Aralarındaki fiyat farkı; 1’e 100, taşın büyüklüklerine göre; 1’e 200’dür. Orijinal pırlantayı sentetik pırlantadan; ancak gemoloji laboratuvarlarında yüksek teknolojik cihazla ayırt edilebiliyor. kuyumcu meslektaşlarımızın mücevherde kullanmak üzere sadece çıplak gözle inceleyip aldığı pırlanta ve renkli taşlar, gerçek değil, sentetik olabilir. Bu durumdan sadece kuyumcularımız mağdur olmuyor, pırlanta diye satın aldığı taş, sentetik çıkınca nihai tüketicilerimiz de büyük hayal kırıklığı yaşıyor. İşin tek ve basit bir çözüm yolu var. Kuyumcu parti taş alımında Oda’mız bünyesinde faaliyet gösteren Türkiye’nin Gemoloj Laboratuvarı glt gibi bağımsız laboratuvarlara işi getirirse sorun başlamadan bitmiş olur. Aldığı taşların gerçek mi sentetik mi olduğunu öğrenmiş olur. Tüketici de satın aldığı mücevherde sadece kendisine verilen firma bilgi kartıyla yetinmemeli, GLT’de düzenlenmiş sertifikayı ısrarla kuyumcusundan istemelidir. Böylece kuyumcu, sertifikalı ürün satmakla sorumluluğu üzerinden atmış oluyor. Vatandaş da aldığı ürün de emin olmuş olur. Diğer yandan Oda olarak GLT Laboratuvarımızla iki yılı aşkın bir süredir Anadolu’da sürdürdüğümüz Pırlanta Seminerleri ile orijinal pırlanta ile CVD taşları arasında farklılıkları anlatıyor ve bu konuda sektörde bir farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz.
Sektör fuar katılımcılarından aldığımız bilgilere göre, fuara katılım ücretlerinin yüksek olduĝu söyleniyor? Orta ölçekli üreticilerin katılamadığından dert yanıyorlar. Bu konuda ne sõylersiniz?İstanbul Mücevher Fuarı, özellikle firma ve markalarımızın ihracat bağlantıları başta olmak üzere yeni alıcılarla bir araya gelmesi açısından büyük önem taşıyor. Ticaret Bakanlığımız ve KOSGEB, küçük ve orta boy işletmelerin fuara katılımlarını önemli ölçüde destekliyor. Bu nedenle firmalarımızın destek ve teşvikleri iyi araştırması gerekiyor. Biz de Oda olarak bu teşvikleri araştırıp, zaman zaman da sektörümüze duyuruyoruz. İstanbul Jewelry Show’un destekçi kurumlarından Mücevher İhracatçıları Birliği (MİB), fuarda katılımcı profilinin zenginleştirilmesi ve fuar maliyetlerinin aşağı çekilmesi konularında organizatör firmayla sürekli temas halinde. Fuarla ilgili güncel metrekare fiyatları ve diğer gelişmeleri Mücevher İhracatçıları Birliği’nden alabilirsiniz.Başkanlığını yaptığını İKO'daki hizmetleriniz hakkında bilgiler verir misiniz?Yönetim olarak göreve geldiğimiz günden beri piyasada taşların yerli yerine oturması ve ticaretin sağlıklı yürütülmesi amacıyla önemli adımlar attık ve atmaya devam ediyoruz. Önümüzdeki süreçte de önemli gündemimiz; Altın Esaslı Muhasebe Sistemi’ni hayata geçirmek olacaktır. Geçmiş hükümetler döneminde konuyla ilgili önemli mesafeler alınmış ve Altın Muhasebesi yasalaşma sürecine girmişti. Ancak, ülkemizin yoğun siyasi gündemi, ne yazık ki konunun yasalaşmasının önüne geçmişti. İKO olarak sektörün büyümesi, markalaşması ve kurumsallaşmasının önündeki en büyük engel olarak gördüğümüz mevcut Enflasyon Muhasebesi’nin hızla değiştirilerek “Altın Esaslı Bir Muhasebe Sistemi”ne geçilmesini zorunlu ve hayati gördüğümüzü bir kez daha vurgulamak isteriz.Pandemi öncesinde perakendeci meslektaşlarımızı bilgilendirmek amacıyla şehirlerimizde başlattığımız GLT Pırlanta Seminerlerimiz, Ekim ayı ile birlikte yeniden başlıyor. Bu etkinliklerimizin düzenlenmesine destek olan oda ve dernek başkanlarımıza ve sponsorluklarla yanımızda yer alan firma ve markalarımıza teşekkür ediyoruz. Değerli meslektaşlarımdan, piyasadaki fiyat tartışmalarını sona erdirmek amacıyla geliştirdiğimiz İKO Fiyat Mobil Uygulaması ve fiyat ekranlarının kullanımında hassasiyet göstermelerini bekliyoruz. Pandemi sürecinde sektörümüzün nitelikli eleman ihtiyacını karşılamak amacıyla İKO Mücevher Akademisi’ni hayata geçirdik. Bu kapsamda, dünyada bilinen ve kabul gören kapalıçarşı Usta-Çırak ekolünü geleceğe taşımak amacıyla Oda’mız bünyesinde kurulan dersliklerde hem sektör mensuplarımıza hem de vatandaşlarımıza sadekarlık, mıhlayıcılık, pazarlama ve satış, sıcak/soğuk mine ve Matrix Gold tasarım eğitimleri vermeye devam ediyoruz.Öte yandan, esnafımızın yıllardır gündemden düşmeyen kanayan yarası da soygun, gasp ve hırsızlıklardır. Bugün, bankalar nasıl para ile iştigal ediyorsa kuyumcular da her an paraya çevrilebilecek ve tüm dünyada geçerli olan altın ve değerli madenlerle çalışıyor. Bu nedenle mahkemelerimizden yargılama sürecinde kuyumculara yönelik soygun ve gasp girişimlerini en az bir banka soygunu hassasiyetinde değerlendirmelerini talep ediyoruz.Halbuki, kuyumcuların finansal gücü, lokal olarak (bazı çok önemli merkezi konumdaki banka şubeleri hariç) bir banka şubesinden daha güçlüdür ve bu mekanların soyulmasının adi suç olarak tanımlanması gerçeği yansıtmıyor. Artık, kuyumcu soygunlarıyla ilgili olarak özel kanunlar ile açıkça suç ve cezanın belirlenmesi veya mevcut kanunlarda verilen cezaların caydırıcılığının arttırılması gerektiği bilinmeli ve kabul edilmelidir. Her fırsatta, ilgili olan her makama sorunu anlatıyor, kuyumcu meslektaşlarımızın mağduriyetini dile getiriyoruz. Kuyumcular olarak bu konunun çözüme kavuşması için caydırıcı cezaları içerecek şekilde yapılacak yasal düzenlemeleri bekliyoruz, takipçisi olacağız.