40 Yıllık Mücevher Sevdası
Bazı kurumlar vardır ki ilgilendikleri konuların sadece edilgen bir nesnesi değil, aynı zamanda onu dönüştüren, artı değerler katan, sürekli canlı tutan ve de en önemlisi onunla anılan etkin bir özne konumundadırlar. Türkiye kuyumcuları ve zanaatkarları ortamındaki ağırlığı ve duruşu ile oldukça saygın bir konumda bulunan ve öncü kimliğinden hiçbir zaman taviz vermemiş Armador Kuyumculuk sahibi sayın Arman Kasbar ile meslekteki 40. yılı şerefine oldukça kapsamlı ve sıcak bir söyleşi yaptık.
Bazı kurumlar vardır ki ilgilendikleri konuların sadece edilgen bir nesnesi değil, aynı zamanda onu dönüştüren, artı değerler katan, sürekli canlı tutan ve de en önemlisi onunla anılan etkin bir özne konumundadırlar. Türkiye kuyumcuları ve zanaatkarları ortamındaki ağırlığı ve duruşu ile oldukça saygın bir konumda bulunan ve öncü kimliğinden hiçbir zaman taviz vermemiş Armador Kuyumculuk sahibi sayın Arman Kasbar ile meslekteki 40. yılı şerefine oldukça kapsamlı ve sıcak bir söyleşi yaptık.
Sevgili Arman Kasbar öncelikle sizi kısaca tanıyabilir miyiz. Arman usta kimdir, profesyonel ilgisini ve kariyerini bir kenara koyduğunda kuyumculuk, tasarım ve sanat ona ne ifade etmektedir?
İstanbul doğumluyum. İlköğrenimimi bitirdikten sonra yaz tatillerinde bile çalıştığım kuyumculuk mesleğine tamamen girmiş bulundum. Küçük yaştan beri ilgi duyduğum bu meslekte o zamanların sanata dair farklı disiplinleriyle haşır neşir oldum. Tasarım yapmak benim için sonsuza yakın özgürlük sunan bir kendini ifade ediş şekli oldu. Ekip olarak çalışıp birlikte yarattığımız ve son alıcının yücelttiği, paylaştığı bir birikimdi.Tasarım,sizi sürekli şaşırtabilen, hiçbir zaman durağan olmayan, üzerinde düşünülecek sonsuz malzeme sunan bir alan ve heyecanını asla kaybetmiyor olması beni mesleğe yönelmeme daha da teşvik etti.
Bu yıl sektörde 40. yılınızı doldurdunuz, çocukluğunuzdaki dönemi ve şimdiki dönemi kıyaslarsak nelerin değiştiğini sizden daha net öğrenebiliriz sanırım.
O günleri şimdi gözden geçirdiğimiz zaman bir çok şeyin değiştiğini fark ediyorum. Çıraklık dönemlerimden ve kalfalık dönemlerimden biliyorum, o zamanlar henüz santrifüj döküm makineleri bile yoktu. Biz metali astar ve tel halinden bitmiş cilalı ve taşlı haline getirirdik, her şeyi ile tamamen el işçiliği. Bunu yapan ustalara sadekar ustası denilir. Şimdi bu ustaların yerini Türkiye’de kuyumculuk sektörünün ilerlemesi ile birlikte yavaş yavaş makineler aldı. Şu anki üretimler tamamen teknolojiye ve mekanikleşmeye dayalı. Bu çok sevindirici bir durum çünkü bu ülkemizin ve sektörümüzün gelişmişliğinin göstergesidir.
Bu kadar uzun yıllar sektörün içinde olmak gurur verici bir şey olsa gerek, neler hissediyorsunuz ?
Mesleğimi sevdiğim için ve zevkle yaptığım için bu kadar yıl sektörde kaldım. Başarının en büyük sırrı işini severek yapmaktır. Ben paylaşımcı bir yapıdayım, bildiklerimi yeni nesille paylaşmak onlara bir şeyler verebilmek ayrıca mutlu ediyor beni.
Peki Arman Bey, biliyoruz ki bir çok üniversitede kuyumculuk ve takı tasarımı bölümleri açıldı. Yeni nesil kuyumcu adayları için ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz.
Yeni nesil kuyumcu adayı genç arkadaşlarımız çok şanslı çünkü artık Türkiye’de üniversite veya yüksekokul statüsünde olan okullardan mezun olup mesleğe atılıyorlar, yani kendilerini geliştirebilmiş olarak. Mesleki açıdan tabii ki bir çok eksikleri oluyor veya iş bulmakta zorlanıyorlar ama sakın bu durum onları yıldırmasın, eğer bu mesleğe baş koymuşlarsa ve sabırlı olurlarsa mutlaka bir gün onlara da bu büyülü yoldan geçip istediklerini elde edeceklerdir. Bunun için de çalışıp, sebat etmeleri gerekiyor.
Bundan sonraki hedefleriniz nelerdir ?
Bundan sonra da yola devam. Allah izin verdiği sürece işimi yapmaya devam edeceğim . Kafamda yarım kalan projeler var, onları hayata geçirmek en büyük dileğim. Armador adı altında yeni bir markamız var bu markayı kısa sürede çok ileriye götürmek için çalışmalarımı-za devam ediyoruz.
Biz size bu güzel söyleşi için teşekkür ediyor ve nice yıllar diliyoruz.