Özaslan Kuyumculuk yönetim kurulu başkanı, Esat Özaslan’ın "Habergold.com” a yapmış olduğu,
açılamada, sektöre nasıl başladığını, bu günlere nasıl gelindiği, ilk meslek
olarak mı bu işerle başladığını, ayrıntılı olarak, açıklayan Özaslan; " 2001
yılında mesleğe başladım. Gerçekte bu benim mesleğim değil. Trakya üniversitesi
Elektrik mezunuyum normalde. 2001 yılında krizlerden dolayı o mesleği bıraktık,
sonra hasılı kelam kardeşimin ve dayımın vasıtasıyla sektöre girdik. Beş altı
yıl bu mesleğin tozunu toprağını yuttuk, onlara çıraklık yaptık. Daha sonra
döküm ve kalıp üzerine mesleğe başladık” dedi.
Döküm ve kalıp üzerine işlere ufak ufak başladık. Daha sonra yarı mamul döküm üzerine ağırlık vermeye başladık. Döküm’ü şöyle açıklayabiliriz okuyucuların sektörü bilmeleri açısından, biz kuyumculuk sektörünün ilk başlangıcıyız. İlk önce kalıp olması lazım ki, bir şey üretilebilesin, tasarım çıkıyor daha sonra kalıba dökülüyor. Biz bu kalıpları müşterilerimize veriyoruz, müşterilerimiz de, daha önceden sipariş almış olduğu kendi müşterilerinin ürünlerini bu kalıba göre dökerek üretime geçiyor ve mamulü üreterek kendi müşterisine veriyor.
Bizim döktüğümüz bu kalıp üzerinden, üretim başlıyor. Kalıptan sonraki safhada, bizde atölyelere, altın dökümünü yapıyoruz. O istenilen modellerin dökümünü yapıyoruz. Atölyeciler bunları alıyorlar, en son noktaya getirerek, nihayi tüketiciye ulaşacak şekilde, işlemlerini yapıp, mağazalara veya toptancılara sunuyorlar. Kısacası, işin başına kalıp ve dökümle başlıyor bu işler. Ondan sonra diğerleri başlıyor.
Yaklaşık on bir, on iki yıl oldu sektörde bu işe başlayalı. Mesleğe 2001 yılında başladık ama, 2007 yılında kendi işimizi yani bu döküm işini kurduk..
2001 yılında çarşıdaydık, kuyumcukent’e 2006 da geldik. Ben çarşıyı pek bilmem o dönem, ama buradan memnunum, ayrıca buradaki sıkıntılar ayrı… Buradaki sıkıntılarımız, dükkanların hava sirkülasyonunun iyi olmaması, camlarının olmaması, yani burada, bunlar insan psikolojisini etkiliyor. Çalışma ortamı düzenli, ama dışarıyla direk hava teması sağlıyamıyoruz. Bu da insan psikolojisinde ciddi sıkıntılara yol açıyor. Burada havalandırma var, ama yeterli olmuyor. Biz döküm iş yapıyoruz, iki tane fırın yanıyor, 750 derecede, içerisi hamam gibi oluyor. Özellikle, Ramazan aylarında, nasıl olacak… Oruçlusun fırının karşısında çalışıyorsun… Çok sıkıntı oluyor, hava da yetmiyor. Soğuk havalandırma da var, ama yeterli değil, yönetim buna bir çözüm bulmaya çalışmalı.
Ayrıca, kuyumcukent’de olmanın ayrıcalığı şu, bütün çalıştığımız insanlar burada, en uzak müşterimiz, ikinci katta, üçüncü katta, hemen beş dakika de müşterilerimize ulaşabiliyoruz. Bunun gibi avantajlarının yanı sıra, havalandırma gibi dezavantajları da var. Tabi bazı şeyler başından itibaren yanlış yapılmış. Yan tarafa yer yapıldı, mesela Vizyon Park. Orası güzel. Ama biz fason işi yaptığımız için, bizim müşterilerimiz ağırlıklı olarak burada…Daha önceki yönetimde buradaki havalandırmayı biliyorlar. Buraya geldiler gördüler. Hatta dediler, burası çok sıcak. Tamam, burası çok sıcak ama ne yapılmalı, çözüm ne, bizi bundan kurtarmanız için, nasıl bir çözüm üretebilirsiniz? Önemli olan budur. Ama şu anda yönetimde değişti, daha yeni, bakacağız gözlemleyeceğiz. Bakalım ne olacak, ama kim gelirse gelsin, ben bunu çözeceklerine pek inanmıyorum, çünkü yanlış başta, proje bazında yapılmış. Diyecekler, burayı beğenmiyorsan yeni yapılan yere geç diyecekler. Yer al, oraya geç, oranın imkanları daha iyi, her dükkana ait kendi şaft var, açarsın havalandırmayı çalıştırırsınız.
Döküm ve kalıp üzerine işlere ufak ufak başladık. Daha sonra yarı mamul döküm üzerine ağırlık vermeye başladık. Döküm’ü şöyle açıklayabiliriz okuyucuların sektörü bilmeleri açısından, biz kuyumculuk sektörünün ilk başlangıcıyız. İlk önce kalıp olması lazım ki, bir şey üretilebilesin, tasarım çıkıyor daha sonra kalıba dökülüyor. Biz bu kalıpları müşterilerimize veriyoruz, müşterilerimiz de, daha önceden sipariş almış olduğu kendi müşterilerinin ürünlerini bu kalıba göre dökerek üretime geçiyor ve mamulü üreterek kendi müşterisine veriyor.
Bizim döktüğümüz bu kalıp üzerinden, üretim başlıyor. Kalıptan sonraki safhada, bizde atölyelere, altın dökümünü yapıyoruz. O istenilen modellerin dökümünü yapıyoruz. Atölyeciler bunları alıyorlar, en son noktaya getirerek, nihayi tüketiciye ulaşacak şekilde, işlemlerini yapıp, mağazalara veya toptancılara sunuyorlar. Kısacası, işin başına kalıp ve dökümle başlıyor bu işler. Ondan sonra diğerleri başlıyor.
Yaklaşık on bir, on iki yıl oldu sektörde bu işe başlayalı. Mesleğe 2001 yılında başladık ama, 2007 yılında kendi işimizi yani bu döküm işini kurduk..
2001 yılında çarşıdaydık, kuyumcukent’e 2006 da geldik. Ben çarşıyı pek bilmem o dönem, ama buradan memnunum, ayrıca buradaki sıkıntılar ayrı… Buradaki sıkıntılarımız, dükkanların hava sirkülasyonunun iyi olmaması, camlarının olmaması, yani burada, bunlar insan psikolojisini etkiliyor. Çalışma ortamı düzenli, ama dışarıyla direk hava teması sağlıyamıyoruz. Bu da insan psikolojisinde ciddi sıkıntılara yol açıyor. Burada havalandırma var, ama yeterli olmuyor. Biz döküm iş yapıyoruz, iki tane fırın yanıyor, 750 derecede, içerisi hamam gibi oluyor. Özellikle, Ramazan aylarında, nasıl olacak… Oruçlusun fırının karşısında çalışıyorsun… Çok sıkıntı oluyor, hava da yetmiyor. Soğuk havalandırma da var, ama yeterli değil, yönetim buna bir çözüm bulmaya çalışmalı.
Ayrıca, kuyumcukent’de olmanın ayrıcalığı şu, bütün çalıştığımız insanlar burada, en uzak müşterimiz, ikinci katta, üçüncü katta, hemen beş dakika de müşterilerimize ulaşabiliyoruz. Bunun gibi avantajlarının yanı sıra, havalandırma gibi dezavantajları da var. Tabi bazı şeyler başından itibaren yanlış yapılmış. Yan tarafa yer yapıldı, mesela Vizyon Park. Orası güzel. Ama biz fason işi yaptığımız için, bizim müşterilerimiz ağırlıklı olarak burada…Daha önceki yönetimde buradaki havalandırmayı biliyorlar. Buraya geldiler gördüler. Hatta dediler, burası çok sıcak. Tamam, burası çok sıcak ama ne yapılmalı, çözüm ne, bizi bundan kurtarmanız için, nasıl bir çözüm üretebilirsiniz? Önemli olan budur. Ama şu anda yönetimde değişti, daha yeni, bakacağız gözlemleyeceğiz. Bakalım ne olacak, ama kim gelirse gelsin, ben bunu çözeceklerine pek inanmıyorum, çünkü yanlış başta, proje bazında yapılmış. Diyecekler, burayı beğenmiyorsan yeni yapılan yere geç diyecekler. Yer al, oraya geç, oranın imkanları daha iyi, her dükkana ait kendi şaft var, açarsın havalandırmayı çalıştırırsınız.